Son dönemde yaşananların sahte bir dalgalanma ürünü olduğunu belirten Erdoğan, “Devletiyle, özel sektörüyle, finans sektörüyle, esnafıyla sağlam durursak bu dalgayı aşar, çok daha güçlü devam ederiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son dönem yaşananların, “kriz” değil “manipülasyon” olduğunu vurgulayarak, “Bu manipülatif olayların arkası dışarıyla da bağlantılı. Bu manipülasyona sakın aldanmayın, bu süreç atlatılıp geçilecek” dedi.
Daha önceki, “bu kriz teğet geçer” sözlerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi de diyorum ki; bu kriz bizim krizimiz değil. Bu yaşadıklarımız bize zorla yamanmak istenen, özel olarak üzerimize atılmaya çalışılan sahte bir dalgalanma ürünü. Şayet devletiyle, özel sektörüyle, finans sektörüyle, esnaf ve sanatkârıyla sağlam durursak bu dalganın üzerinden aşar yolumuza çok daha güçlü ve hızlı şekilde devam ederiz.”
Erdoğan, TESK’in 20’nci Genel Kurulu’na katıldı. Yeni yönetim sisteminin ilk Cumhurbaşkanı olarak toplantıya katıldığını ifade eden Erdoğan, şu mesajları verdi:
Yeni adımlar yolda
– “Ak Parti döneminde ülkemizi dünyaya açarak, serbest piyasa ekonomisini güçlendirdik, kurumsallaştırdık. Türkiye’nin bugün de tercihi ve uygulamaları serbest piyasa ekonomisinden yana. Dövizdeki dalgalanma başta olmak üzere ekonomimizi olumsuz etkileyen hadiseleri serbest piyasa çerçevesi dışına asla çıkmadan çözme mücadelesi veriyoruz.
– Esasen son dönemde hadiselere bakınca ülkemize yönelik gizli ve açık saldırıların ne demokrasimizdeki eksikliklerle ne de serbest piyasa ekonomisi kapsamındaki sorunlarla ilgisinin olmadığını görüyorum.
– Zor dönemler zor kararlar vermeyi ve uygulamayı gerektirir. Döviz dalgalanmasına ilişkin pek çok tedbiri hayata geçirdik, geçiriyoruz önümüzdeki dönemde yeni adımlar olacak.
– Bugün yaşadıklarımızın ne 1994, ne de 2001 krizleriyle en küçük bir benzerliği yok. Bu bir kriz değil, bu bir manipülasyon. Bu manipülatif olayların arkası dışarıyla da bağlantılı. Bu manipülasyona sakın aldanmayın, bu süreç atlatıp geçilecek.
Hiç endişe etmeyin. Geçmişteki bu her iki kriz de küresel değil, Türkiye’nin kendi dinamiklerinin ürünü. Bugün ise Türkiye’nin kendisinden kaynaklanan bir durum kesinlikle söz konusu değil. Aynı şekilde 2008 küresel finans krizinden kaynaklanan bir karamsarlık havası ortalığı kapladığında ne demiştim, ‘bu kriz bizi teğet geçer’ demiştim.
Kat be kat telafi ettik
– Nitekim sonraki yıllarda 2009’daki kaybımızı kat be kat telafi eden neticelerle yolumuza devam ettik. Bugün de diyorum ki bu kriz bizim krizimiz değil. Bu yaşadıklarımız bize zorla yamanmak istenen, özel olarak üzerimize atılmaya çalışılan sahte bir dalgalanmanın ürünüdür. Şayet devletiyle, özel sektörüyle, finans sektörüyle, esnaf ve sanatkarıyla sağlam durursak bu dalgayı aşar yolumuza çok daha güçlü ve hızlı devam ederiz.”
Fırsatçıya göz açtırılmayacak
– “Böyle dönemlerin en önemli hastalığı fırsatçılıktır. Bankalar kredi faizlerini aşırı şekilde yükselterek ve kredi musluklarını kısarak, reel sektör fiyatlarını şişirerek yangının üstüne körükle giderlerse bundan herkes zararlı çıkar. Şimdi ben buradan sesleniyorum. İnanın bu dönemde döviz bahanesiyle, dolarizasyonla sattıkları ürünle hiç alakası olmadığı halde 1’e 3, 1’e 5, 1’e 10 zam yapanlar iflah olmayacaklardır. Eğer ahilik müessesesi yaşasaydı herhalde bunları palaya vururlardı. Şu anda biz hukuk sistemini çok kararlı çalıştıracağız.”
FAİZ HASSASİYETİM AYNI
– “İhracatımızdaki artış eğilimi, turizmdeki olumlu gelişmeler, fiyatlardaki nispi düşüşle belirli sektörlerin cazip hale gelmesi üretimi ve istihdamı destekleyen olumlu hususlar. Attığımız adımların etkisini görmeye başladıkça reel sektöre çok daha güçlü destek verme imkanı elde edeceğiz.
Bu noktada özellikle faiz konusundaki hassasiyetim aynıdır, değişen bir şey yoktur. Merkez Bankası bağımsız, dolayısıyla o kendi kararını kendisi alır o ayrı. Bunun dışında özel sektöre ait bankalar var. Bu bankalar neye göre hareket ediyor, Merkez Bankası’nın açıkladığı karara bakıyor. Onlar da bu karara göre bakıyorsunuz ta 50’lelere varan şu anda faiz uygulaması var.
Sebep ve netice
Yüzde 50’lere varan faiz oranı olduğu zaman içinizde öyle yüzde 50 karlılıkla çalışan, kazanan var mı? Bu ancak esrar eroin tüccarlarında olur. Bu gerçek ortada, bu gerçek ortada olduğuna göre faiz denilen bu sömürü aracını kullanmaya asla aracı olamayız, vesile olamayız.”
– Kur, faiz, ve enflasyon dalgalanması istikrara kavuştukça finans kesimi daha cesur hareket etmeye başlayacaktır.
Şunu unutmayın, faiz ve enflasyon bir sebep – netice ilişkisi olarak masaya yatırdığınız zaman faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Ama yok, ‘enflasyon sebeptir, faiz neticedir’ diyorsan bu işi bilmiyorsun arkadaş. Zira faizin oranını sen tespit edersin ama enflasyon o akışta kendiliğinden oluşur. Merkez Bankası her zaman enflasyon tahminlerini açıklıyor.
Bugüne kadar Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon oranlarını tutturduğunu görmedim. 16 yıldır işin içindeyiz ya arkadaş hâlâ akıllanmayacak mıyız ya? Faizi sen belirliyorsun ama enflasyonu sen belirlemiyorsun. Enflasyon senin attığın yanlış adımlar neticesinde ortaya çıkıyor. Bedeli kim ödüyor millet, karşımdaki esnaf.”
HER İŞ TL İLE FİYATLANSIN
– “Esnaflarımızın bir kısmını da yakından ilgilendiren döviz ile kira konusunu kökten çözüyoruz. İhracat ve ithalat gibi dışarı ile işi olmayan hiç kimsenin döviz ile yolu kesişmemelidir. Bu ülkenin içindeki her işin kendi paramızla fiyatlandırılması gerekir. Gereken düzenlemeyi yaptık uygulamayı başlatıyoruz.
Projeler için karar
– İsraf ekonomisine değil üretim ve verim ekonomisine geçiyoruz. Yatırımlar konusunda çok önemli ilke kararları aldık. Buna göre elimizdeki kaynakları önceliği bitmeye en yakın projelere vererek çalışmaların ilerleme durumuna göre kademe kademe kullanacağız. Yüzde 100’e yakın hangi yatırım varsa öncelikle onları bitirme yüzde 50’nin üzerindekileri yavaş yavaş bitirme. Ama ihalesi yapılmış ama henüz doğru dürüst başlanmamış, oturup konuşur onlara başlamayız, onları bir kenara koyuyoruz. Zira şu andaki durum bunu gerektiriyor.”
VARLIK FONU’NDA MAAŞ YOK
Öte yandan, Türkiye Varlık Fonu yönetim kurulu üyeleri, bünyesinde bulunmayı milli bir görev saydıkları kurumdan maaş almamayı kararlaştırdı. Türkiye Varlık Fonu, yapısı ve işleyişine ilişkin esaslarda yapılan değişikliğin ardından ilk yönetim kurulu toplantısını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki toplantıya, başkan vekili olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile yönetim kurulu üyeleri Selim Arda Ermut, Hüseyin Aydın, Rifat Hisarcıklıoğlu, Erişah Arıcan, Fuat Tosyalı ve Zafer Sönmez katıldı.
Toplantıda, yönetim kurulu üyeleri, bünyesinde bulunmayı milli bir vazife gördükleri Türkiye Varlık Fonu’ndan maaş almamaya karar verdi. Fon ile reel sektör yatırımlarına ve stratejik öneme sahip şirketlere finansman sağlanarak kalkınmanın hızlandırılması, yüksek ve sürdürülebilir büyüme yakalanması ve ekonomik istikrarın önünün açılması amaçlanıyor.
TAM TASARRUF
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka önemli adımın kamuda tasarrufa gitmek olduğunu belirterek, “Cari harcamalar konusunda araçlardan binalara, personele kadar geniş bir tasarruf tedbirini hayata geçiriyoruz” dedi.