İnsanca yeni bir yaşam için ölümü bile göze alarak yola çıkan yüz binlerce insan, her gün Ege’de can pazarı yaşıyor. Umut yolculuğu çoğu zaman acı bitiyor, sağ kalanlar ise ülkelerindeki yoksul yaşamlarına geri dönüyor.
UĞUR YILDIRIM- Binlerce mülteciye mezar olan Ege Denizi’nde, her gün can pazarı yaşanıyor. Savaşlardan, bombalardan, iklim krizinden ve yoksulluktan kaçan yüz binlerce insan yeni bir hayat için çıktıkları yolculukta ölüme gidiyor. Suriyeliler, Filistinliler, Lübnanlılar, Afganlar, Afrikalılar ve hatta Myanmar gibi Asya ve Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden gelip insan tacirlerinin ağına düşen mülteciler kötü hava ve deniz şartlarına aldırmadan şişme botlarla Yunan Adaları’na ulaşmaya çalışıyor. Milliyet olarak Ege Denizi’ndeki insanlık dramına tanık olduk. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın arama kurtarma çalışmalarına katıldık.
45 bin kişi yakalandı
Havalar soğumadan kaçak yollarla Yunanistan’a ulaşmak isteyen binlerce mülteci Kuşadası, Bodrum, Çeşme, Ayvalık ve Küçükkuyu’dan şişme botlarla denize açılıyor. Yeni bir hayat için yollara düşen göçmenlerin umut yolculuğu ya Ege’nin mavi sularında son buluyor ya da Yunanistan unsurlarının insanlık dışı uygulamaları yüzünden kâbusa dönüyor. Avrupa hayaliyle yola çıkan binlerce mülteciden çok azı hedefine ulaşıyor.
Türk Sahil Güvenlik ekipleri de yasa dışı yollarla yurt dışına çıkmak isteyenlere karşı mücadelesini sürdürüyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı sorumluluk sahasında bu yıl ocak-kasım döneminde bin 548 olayda 45 bin 307 göçmen yakalandı. Kuşadası Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri ile birlikteyiz. Gelen ihbar üzerine sabah 06.15’te limandan ayrılıyoruz. Kuşadası Limanına demirleyen içinde seçkin konukların ağırlandığı yemek, eğlence sunan devasa bir kruvaziyerin önünden geçip Ege’nin karanlık sularına doğru açılıyoruz. Kuşadası açıklarında 9 deniz mili (16.6 km) uzaklıkta yardım için bekleyen bota ulaşmaya çalışıyoruz. İlk önce sahil güvenlik botunun termal kamerasında Ege’nin insafına kalmış küçük botu görüyoruz. 20 kişilik botta 38 kişi var. İki bebek, sekiz çocuk, dört kadın, 24 erkek hüsranla sonuçlanan bir umut yolcuğunun çaresizliği içinde koca denizin ortasında öylece bekliyorlar.
Sahil Güvenlik ekipleri dikkatlice bota yaklaşıyor. Güvenlik sağlandıktan sonra önce kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm mülteciler sahil güvenlik botuna alınıyor. Mültecilere su ve battaniye dağıtılıyor. Şafak sökmek üzere, henüz bir yaşındaki Şems bebek ağlıyor. Yunanistan’ın Samos adasına gitmek için yola çıkan mülteciler Kuşadası Sahil Güvenlik karakoluna getiriliyor.
Yakalanan mültecilerin 32’si Suriyeli, altısı Filistinli olduğunu söylüyor. Hepsinin ortak hayali günün birinde Avrupa’ya gitmek ve orada yeni bir yaşam kurmak. Bazıları defalarca yakalanmasına rağmen denemekten vazgeçmemiş. Filistinli Khaled Wael, “İsrail ablukası altında yaşıyoruz. Ben altı ay önce Türkiye’ye geldim. İsrail büyük savaşa başladı. Herkesi öldürüyor. Ben de kaçtım, ölmek istemiyorum” diyor.
Sağlık taraması ve geri gönderme
Kuşadası Sahil Güvenlik Komutanlığı Karakolu’na getirilen mültecilerin ilk önce kimlik tanımlaması yapılıyor. Sağlık taramasından geçiriliyorlar. Ardından Göç İdaresi ile iletişime geçilerek geri gönderme merkezlerine gönderiliyorlar.